Demokrasi (Hrst.)
(Alm. Demokratie)
Demokrasi bir devlet şeklidir. Devlet, otoritesini devleti oluşturan halktan alır ve bunu halk adına uygular. Kanun koyucu ve hükumet görev yetkisini seçimle alır ve halk seçimde en az iki alternatif aday arasında tercihini yapar, çoğunluğun oyları seçileni belirler. Seçimi kaybeden azınlık olarak koruma altındadır, bir sonraki seçimler için seçilme şansını korur. Demokrasi, iktidar ile muhalefetin kurumsal karşıtlığı içinde yaşar.
Modern bir demokrasi, parlamentonun ve ona karşı sorumlu olan hükümetin halk için meselelere karar verdiği parlamenter temsili bir demokrasi şeklinde gelişir. Devleti oluşturan halkın meseleler hakkında doğrudan karar vermesi (halk demokrasisi) sınırlı olarak mümkündür. Siyasi olarak verilmesi gereken kararlar, genellikle evet ya da hayır şeklinde iki alternatife indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Modern medyanın gücüyle genelde halk oylamalarında halktan daha çok, konuyu halka götüren taraf kararda etkin olmaktadır. Demokratik şekilde egemenlik sahibi olmuş halk çoğunluğunun doğrudan karar vermesi durumlarında ise öncelikle azınlıkların ve insan teklerinin korunması konusunda zaafiyet ortaya çıkmaktadır.
Demokratik olarak azınlıkların korunması, parlamenter muhalefete, her partiye ve birliğe kendine özgü hakları garanti eder, bireylerin kendi bireysel insan haklarını korur. Her insan özgürce düşünebilir ve kendini ifade etme, kamuya yönelik serbest olarak ifade ettiği fikirleriyle toplum ve devlete etki etme hakkına sahiptir, basın özgürlüğü çerçevesinde serbestçe yayın yapabilir ve herkese açık genel kaynaklardan istediği şekilde bilgi edinebilir. Toplanma ve organize olma hakkı, bireyi demokratik devlete toplu olarak etki etme yönünde de güçlü kılar.
Bu temel haklar, her bir bireyin haklarını mahkemeye götürerek devletle aynı şartlarda devletten talep etmesini ve devlet tarafından birey haklarına yönelik yapılan ihlallere karşı, kendini savunmasını sağlayacak bir kuvvetler ayrılığını öngörür.
Devletin yaptırım gücünü kullanması özgür vatandaşın eleştirisiyle karşılaşır, mukavemet ya da ayaklanmaya sebep olabilir. Demokrasi, devlet yaptırım gücü ile bu güce maruz kalanlar arasındaki bu karşıtlığı, devlet gücünü sürekli olarak halka bağlayıp devleti de daima yenileyerek hafifletmek yoluna gider. Özgürlük, deneme, alışık olunmayanı yapma ve o zamana kadar düşünülmemiş olanı gerçekleştirme hakkını da sunar.
Demokrasi, devlet halkının üzerine, yani bireylerden oluşan bir kültür toplumu üzerine bina edilir. Demokratik bir devlet anayasasının hakim olduğu yerde devletin halkla olan ilişkisi eldiven ile el gibidir. Eldiven, içine bir elin girip ona hareketlilik vermesine kadar öylesine yerinde durur. Devlet anayasasının becerisi ise, bu eldiveni yaralanmalardan, soğuktan ve ıslaklıktan koruyacak şekilde ama aynı zamanda elden – halktan – hareket kabiliyetini ve girişimcilik zevkini almayacak bir şekilde örmektir.
Demokrasinin, devletlerin kendilerine özgü kültürlerini geliştirebileceği kadar çok çeşitli şekilleri vardır. Demokrasinin vazgeçilmez prensibi ise, geçici yetki veren çoğunluğun, azınlığı da koruyarak yönetim işlevini gerçekleştirmesi ve insan haklarının kuvvetler ayrılığı sisteminde sağlanması olan seçimlerdir. Seçimin milletvekillerinin şahıs olarak seçilmesi (bireysel seçim) mi yoksa partilerin (nisbi temsil sistemi) seçilmesini mi öngördüğü ise, devleti oluşturan halkın özelliğine ve kültürüne bağlıdır. Seçimin şekli, parlamento ve başkanlık seçiminin yanyanalığı, parlamenter bir monarşi imkânı; tüm bunlar demokrasi projesi içerisinde gelişme imkânı olan politik kültürlerin çeşitliliğini nitelemektedir.
Paul Kirchhof